Bugün sabah, uzun zamandır hazırlık yaptığım, günlerdir büyük bir heyecanla projeler paylaştığım Uşak Kent Konseyi seçimine girdim ve kıvırmadan söylemek gerekirse de açık ara yenildim.
“Muhteşem ikincilik olmaz” düsturundan hareketle de yenilgiyi kabul ediyorum. Seçimi kazanan rakibim AK Parti Uşak İl Başkanı Fahrettin Tuğrul’u tebrik ediyorum.
Gerçekten çok çalıştı, hakkını yememek lazım; şehre yönelik yaptığı muhteşem çalışmalardan vakit ayırıp o kadar delegeyi tehdit etti, emri altındaki militan imamları sahaya sürdü, delegelere “AK Parti adayının dışındaki adaylara oy vermek büyük vebaldir” fetvasıyla psikolojik baskı yaptırdı…
Bir de cami derneklerine seçim gününe kadar yetiştirilmek üzere, verdiği taş parke döşeme sözlerini de unutmamak lazım. Anlayacağınız iş bu boyuta, yani bu seviyesizliğe kadar düştü.
İl başkanı olduğu günden bugüne kent konseyi ile ilgili bir cümle bile kurmamış, kuramamış, varlığından bile haberi olmamış bir kişinin bir anda aslan kesilmesi hayra alamet değildi zaten…
YİNE HAKLI ÇIKTILAR…
Yaklaşık üç ay öncesinde kent konseyi başkanlığına niyetlendim ve istişarelere başladım. İstişare ettiğimiz birçok kişi “Şehirde bu kafada idareciler olduğu sürece kent konseyinden bir cacık olmaz, boşuna kendini yorma” uyarısında bulundu.
Ben bu söylenenlere cevaben inatla, iyi bir ekip kurabilir ve güzel projeler hazırlayabilirsek, kent konseyinin rüştünü ispatlayacağını ve çok güzel çalışmalar yapılabileceğimizi söyledim.
Salı günü katıldığım Balıkesir Kent Konseyi Yürütme Kurulu toplantısı ve toplantıda Belediye Başkanı Yücel Yılmaz’ın söylemleri beni kent konseyi noktasında daha da heyecanlandırdı.
O kadar heyecandan sonra; bugün katıldığımız seçim, yukarıdaki sözlerin doğruluğunu gösterdi, biz de yorgunluğumuzla kaldık…
SADECE KENDİ YAPACAKLARIMI ANLATTIM
Hiçbir kavga ve nefret dilinin olmadığı, projelerin ve birikimli yürütme kurullarının yarıştığı bir seçim olması temennisiyle yola çıktım ve de medeni cesaret göstererek aday oldum.
Seçim boyunca da diğer adaylara hiç takılmadan sadece kendi projelerimi anlatmaya, birikimli ve çok sesli bir yürütme kurulu oluşturmaya çalıştım.
Bazıları da üreterek kendilerini yükseltme yerine saldırarak rakibini alçaltma yolunu tercih ettiler. Seçim sürecinde, iftira ve hakaret dolu köşe yazıları ile üzerime sürülen şantajcı müptezel gazetecilere cevap vermeyi bile kendime zul gördüm.
TEHDİT ve BASKIYA MARUZ KALDIK
Birikimli ve çok sesli bir yürütme kurulu oluşturmak istedik istemesine ama durum istediğimiz gibi olmadı maalesef. AK Parti İl Başkanı Fahrettin Tuğrul ve Merkez İlçe Başkanı Mehmet Bayar’la parti binasında yaptığımız görüşme sonrası baskılar başladı ve her geçen gün arttı.
Halbuki Tuğrul, seçim sürecinin tamamen dışında kalacaklarını, ne bir adayın yanında ne de bir adayın karşısında yer alacaklarını söylemişti. Bu sözünün üzerinden 24 saat geçmeden, açık tehditlerine başladı ve bizim yürütme kurulundan da isimler eksilmeye…
En yakınımdaki arkadaşlarım, sürgün edilmekte tehdit edildi ve ben de bu arkadaşlarımı mecburen yürütme kurulu listesinden çıkarmak zorunda kaldım.
Bu tehdit ve baskılar sonucunda beş arkadaşımı yürütme kurulundan çıkarmak zorunda kaldım, yürütme kurulumda bir tane bile kamu kurumu çalışanı kalmadı.
DEMOKRASİ SÖYLEMLERİ KOMEDİDEN ÖTEYE GİTMEYECEK
Sayın Tuğrul, nefret dili ve tehditkar yaklaşımı ile kendisine “emir eri” olacak bir kent konseyi oluşturmayı mı hedeflemiştir ve seçim sonucu da bunda bir hayli başarılı olduğunu göstermez mi?
Kent konseyi, şehir kültürünün ve zenginliğinin en fazla kendisini göstermesi gereken demokrasi ortamı olması gerekirken, Tuğrul yaptıklarıyla demokrasi ortamına en büyük darbeyi vurmamış mıdır?
Sayın Tuğrul’un bundan sonra atacağı demokrasi söylemleri komediden öteye gitmeyecektir.
SİYASİ MAKAMIN OYUNCAĞI OLMAK
Sayın Tuğrul’un kazanma hırsıyla emri altındaki üç beş militan imamı “Arkanızdayım, saldırın” deyip sahaya sürmesi, bu imamların da asli vazifelerini bırakıp sahaya koşması, kutsal bir vazife olan imamlığa gelecek olumsuz tepkileri artırmaktadır. Bir imam hatip lisesi mezunu olarak bu durum beni fazlasıyla yaralamıştır.
Bu imamların militanlıktan başka ne kıraat ne hitabet ne de ilmi yönden pek bir başarıları yok maalesef. Ne birisini merkezi ezan okurken görüyoruz ne birisini güzel bir vaaz verirken ne de birisini yüksek lisans ve doktora yaparken…
Bu arkadaşlara tavsiyem; siyasi makamların oyuncağı olmak yerine kendilerini geliştirmeleri, kıraat, hitabet ve bilimsel çalışmaları ile gündeme gelmeleri.
ÇOK ÇİRKİN HAREKETLER BUNLAR
Bu militan imamların sahaya çıkıp, gözü dönmüşçesine ve büyük nefretle “AK Parti’nin adayının haricindeki adaylara oy vermek büyük vebaldir” fetvası vermesi kamu vicdanını fazlasıyla yaralamıştır.
Şehre hizmet noktasında araç olan kent konseyini amaç haline getirip, saldırgan bir tutum içine girmek ve nefret dili oluşturmak bırakın imama Müslümana yakışmaz.
Seçim öncesi de bir tane militan imamın, salona gelen koca koca insanların çocuk gibi koluna girip imza atmaya ve oy vermeye götürmesi de tam anlamıyla rezil bir durumdu.
İmamlar bir partiye hizmet etmek için değil, tüm insanımızın iyiliği ve manevi gelişimi için görevlendirilmiş nezaket, letafet ve zarafet insanları değil midir?
KAZANMAK İÇİN HER YOL MÜBAH OLMAMALI
Yine bir diğer tartışmalı konu da; Fahrettin Tuğrul’un cami derneklerine verdiği taş parke döşeme sözleri ve bu taş parkelerin seçim gününe yetiştirilmesi yönünde belediyeye kurduğu baskı…
Kazanmak için her yolu mübah gören bir kafa ne ahlaki ne vicdani ne de demokratiktir, “Liseyi imam hatipte bitirmedik ama ahlakı sizden daha iyi biliriz” sözüne de 180 derece ters düşmektedir.
ACİZLİĞİ BASKIYLA KAPATMAK
Bir seçime yenmeyi de yenilmeyi de hesaba katarak girersiniz. Yenildiğinizde de “Helal olsun, adamlar daha iyi çalıştı, hak ettiler ve seçimi kazandılar” dersiniz.
Bizim girdiğimiz seçimde, AK Parti il başkanının atadığı adayın açıkladığı bir tane bile projesinin olmaması, aday tanıtım konuşmasında “Projelerimizi önümüzdeki dönem açıklayacağız” demesi acizlik değil midir?
Seçim sonrası teşekkür konuşmasında da, rakibi olan diğer adayların projelerini getirdikleri takdirde hayata geçirmek için çalışacağını söylemesi, bu acizliğin çok daha büyük ispatı değil midir?
ATAMA KENT KONSEYİ
Tüm bu yazılanları bünyeniz kaldırıyorsa ve rahatlıkla hazmediyorsanız, diyecek başka bir şey; kent konseyi başkanlığınız hayırlı ve mübarek olsun.
Bir tane bile inisiyatif alabilecek insanın olmadığı, tamamen atama bir yürütme ile de şehir adına ne kadar başarı sağlanır onu da kestiremiyorum.
Bugüne kadar kent konseyine hiç önem vermemiş, varlığından bile haberi olmamış kişilerin, kazanma adına her şeyi mübah görerek saldırmaları kent konseyine verdikleri önemi gösteriyor.
Bakacağız ve göreceğiz; sıfır proje ile çıktıkları yolda neler yapacaklar, daha doğrusu neler yapmaya zorlanılacaklar…
ŞEHRE HİZMETE DEVAM…
Bizim ne yapacağımıza gelirsek; biz kent konseyini şehre hizmet noktasında bir araç gördük, kazanamayınca da şehre küsecek değiliz. Şehre hizmet edilebilecek o kadar araç var ki…