Geçen hafta bugün; “Ezikliği militanlıkla kapatmaya çalışmak” başlıklı bir yazı yazdım, kendini geliştirememiş ve mesleğini militantanlıktan öteye götürememiş arkadaşları eleştirmiştim.
Tabi ki bu eleştirilerden, bu militan imam arkadaşları fedaisi gibi çalıştıran iktidar partisinin kudretli il başkanı da nasibini aldı, onunla ilgili de bir iki kelam ettim.
Bu bir iki kelamı, hafta başında İYİ Parti Merkez İlçe Başkanı Hakan Savaş da gündeme getirince ortalık karıştı, dün de Fahrettin Tuğrul, karşı bir basın açıklaması yayınladı ve bizi müfteri ilan etti.
Gelin, ben geçen haftaki sözlerimi bir örnek vererek kuvvetlendireyim; sonrasında da kudretli il başkanımız utanır mı, yüzü kızarır mı, özür diler mi bilmem… Benim hiç ümidim yok!
Kendilerini eleştirilmez, nadide kişilikler olarak görenlerin sıkıştıkları anda “Bize iftira atıyorlar, ülkenin bekasını tehlikeye sokuyorlar, ülkenin gelişmesine engel oluyorlar” türünde ortaya atılan laflar işi daha da trajik ve komik hale getiriyor… Ah şu iftiracı, sözde gazeteciler var ya, onlar da olmasa…
İŞİN SAĞLAMASINI YAPMAK ZOR DEĞİL
Ben geçen hafta şu ifadeleri kullandım: “Gerçi bu militan imam arkadaşları fedaisi gibi çalıştıran kudretli il başkanımızın durumu imamlardan pek farklı değil; şehirde en sıkıntılı davaları aldığı, hakimlere baskı yaparak davalar kazandığı hatta baskı gören bir kadın hakimin ağladığı konuşulan iddialar arasında.”
Teknik bir insan olarak söylüyorum, bu yazılanların sorgulama ve sağlamasını yapmak çok kolay; Fahrettin Tuğrul ve il yönetiminde birlikte çalıştığı diğer avukatların vekaletini yürüttüğü davaların karşı taraf avukatlarına sorarsınız, baskı ve tehdidin olup olmadığı, varsa da boyutu ortaya çıkar.
Tuğrul’un mübaşirlere bağırmasını ve azarlamasını da adliyede duymayan sağır sultan…
Tuğrul’un açıklamasının altına yapılan eleştirel yorumlar da işin vahametini gözler önüne seriyor. Tabi ki kadrolu tiplerin yaptığı yalakalık kokan yorumları dikkate almıyoruz.
Partinin şehir merkezinde en az on binin üzerinde üyesi olduğu düşünülürse; Tuğrul’un açıklaması zekat miktarı beğeniyi zor almış… O kadar talimata rağmen de açıklama, 29 yorum ve 73 paylaşım alabilmiş; il, merkez ilçe, kadın kolları ve gençlik kollarını topladığınızda sayı 150’yi geçiyor…
KONU, ÜLKE GENELİNDE AYYUKA ÇIKTI ZATEN
Son günlerde Sedat Peker’in ifşasıyla, Anayasa Profesörü ve Anayasa Komisyonu Eski Başkanı Burhan Kuzu ile İranlı uyuşturucu baronu Naci Şerif Zindaşti arasında geçen, yargıya büyük baskıların uygulandığı ve büyük paralar karşılığında, adli tıp raporlarının istenildiği şekilde çıkarıldığı konuşuluyor. Ortada ciddi yazışmalar var ve bunlar da şu ana kadar yalanlanmış değil…
Büyükşehirlerde yargıya uygulanan bu baskının Uşak’ta da olması gayet doğal, Azıcık ülke gündemini takip eden ve biraz mantık yürüten herkes bunu rahatlıkla öngörebilir.
ISRARLA ÖRNEK İSTEYENLERE…
Gelelim örneğe; “Uşak Sulh Hukuk Mahkemesinde görülen vesayet davasında; kısıtlının da hissedar olduğu taşınmaz müteahhide verilerek imar payında kentsel dönüşümden faydalanarak teşvik alınması istenilmiştir. Sözü edilen taşınmazda vesayet tedbir şerhi bulunması nedeniyle dava sürerken bu işlemin yapılması mümkün olmamıştır. Fahrettin Tuğrul, mahkeme başkanı aracılığı ile yargıya baskı yapmış ve vesayet davası devam ediyor olmasına rağmen bu konuda izin verilmesini istemiş, yargıya müdahil olmuştur. Mahkeme hakimi bu konuda tarafsızlığını kaybetmemiş, baskılara boyun eğmemiş bu yönde karar vermemiştir. Bu nedenden dolayı kendisine verilen izin iptal edilerek mağdur edilmiştir. Bu konuda karar verilmemiş olmasına rağmen taşınmaz teşvik tarihinden sonra yıkılmış, süresi geçmiş olmasına rağmen evrakta sahtecilik yapılarak müteahhit teşvikten faydalandırılmıştır. Bu karara direnen hakim de, kararname kapsamında olmamasına rağmen ve Uşak Adliyesinde 1 yıl daha çalışması gerekirken Urfa Viranşehir Adliyesine gönderilmiştir.”
ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ…
Bu müteahhit firmanın kim olduğunu tahmin etmeyeniniz yoktur. Anlamayanlar için ben biraz daha açayım; yıllardır Tuğrul’un sponsoru olduğu olduğu iddia edilen meşhur firma. Urfa’ya sürülen hakim de geçen hafta Tuğrul tarafından ağlatıldığını söylediğimiz kadın hakim…
Tuğrul’la, 1 Haziran 2021 Salı günü Parti il binasındaki makam odasında yaptığımız yüz yüze görüşmede de bu sponsorluk konusu geldi ve Tuğrul, “Ben sadece bu firmanın belediyedeki sıkıntılı bir işini çözüverdim” cümlesiyle aslında bunu ifşa etmiş oldu…
İDDİASINI İSPATLAYAMAYAN MÜFTERİDİR
Tekrar iftira konusuna gelirsek; Tuğrul benim iftira attığımı söylüyor ve beni müfteri ilan ediyor. Ben de şimdi ona soruyorum:
Bir iki ortamda Ufuk Erarslan isimli fake hesabın bana ait olduğunu iddia etmişsin. Seni iddianı ispatlamaya çağırıyorum. Avukat olan sensin, emniyete mi başvurursun, bilişim suçlarına mı başvurursun, şehrin en kudretli adamısın, MİT’e mi başvurursun bilmem…
Nereye istersen oraya başvur ve bu hesabın kime ait olduğunu çıkar. Benim hiç bir alakamın olmadığını göreceksin ama o zaman utanır mısın, yüzün kızarır mı ve özür diler misin bilmem.22222
Ve sonuç ortaya çıkaracak ki kim yalancı, kim iftiracı ve kim müfteri?..
CEVAP BEKLEYEN SORULAR
Geçen cumartesi günü işyerime bir dostum geldi, kahvenin yanında konu konuyu açtı ve başladık kent konseyi seçimini konuşmaya.
Dostum seçim öncesinde Fahrettin Tuğrul’la konuştuğunu belirti ve Tuğrul’un şu ifadeleri kullandığını söyledi; “Benim kent konseyi seçimlerinin tamamen dışındayım, ne bir adayın yanında ne de bir adayın karşısındayım.”
Bu ifadeleri parti binasında yaptığımız görüşmede benim yüzüme de söyleyen Tuğrul’a soruyorum:
– Benim en yakın arkadaşımı arayıp, “Biz İbrahim Ethem’e karşıyız, ona destek verene de karşıyız, biz kendi adayımızı çıkaracağız ve mutlaka seçimi kazanacağız” dedin mi demedin mi?
– Militan imamlara “Arkanızda ben varım, çalışın” dedin mi demedin mi?
– İl Yürütme Kurulu toplantısında kent konseyi seçiminde ne yapacağız sorusuna “Biz kendimizle uyumlu bir arkadaşla çalışacağız, İbrahim Ethem’le uyum sağlayamayacağımız için karşıyız” dedin mi demedin mi ve ardından da Alim Tunç’tan “Sen ne yapıyorsun, rengini belli ediyorsun, yarın İbrahim Ethem seçimi kazanırsa partimizi ne kadar kötü bir duruma düşürürsün, farkında mısın?” fırçasından sonra lafı çevirmeye çalıştın mı?
KİM YALAN SÖYLÜYOR?
Yine daha önce “Yaşlı kadının katilinin avukatlığını aldığı ve baskılar sonucunda bıraktığı” yönündeki yazımı Tuğrul, yüz yüze görüşmemizde inkar edip yalanlamıştı.
Sonrasında Tuğrul’un ortağı olan Hasan Fatih Göç’ün babası Mehmet Göç, yaptığımız görüşmede, bu iddiamı doğruladı ve katilin avukatlığını kendisinin zorla bıraktırdığını söyledi.
MARİFET YAŞAYABİLMEKTE İMİŞ…
Bunlar yaşanırken beni en çok üzen ne biliyor musunuz: Fahrettin Tuğrul’un eski ortağı Hamza Kale ve yeni ortağının babası Mehmet Göç’ün İmam Hatip Lisesi’nde derslerimize girmesi ve bizlere yalan söylemenin, iftira atmanın, işe hile karıştırmanın ne kadar yanlış, günah olduğunu öğretmesi…
UMPAŞ’ta pisliklerin hukukileştirilmesi, 1 saat bile derse girmeden yıllarca alınan öğretmenlik maaşı, SGK çalışanının davasında yapılan evrakta sahtecilik, kurum avukatlıkları alabilmek için sergilenen nahoş hareketler ve pervasızca yapılan daha birçok yanlışı görünce üzüntüm daha da artıyor.
Marifet öğretip söylemekte değil, yaşayabilmekte imiş vesselam…