Hani bir hikayede anlatılır ya; bir ağacın altına oturmuş ağlayan kadına, yoldan geçenler neden ağladığını sorar. Kadın da ağlama sebebini şöyle açıklar; ben evlenirsem, bir çocuğum olursa, büyürse, bu ağaca çıkarsa, düşerse ve de ölürse ben ne yaparım?
Bizim de şehir olarak ağlamamız aynı şekilde; bir turist şehrimizi fark edip gelmeye karar verirse, gelirse, konaklamak isterse, konaklayacak yer bulamazsa ve de şehrimize küserse biz ne yaparız?
Bu mantıktan dolayıdır da yıllardır “ne şehrimize turistleri davet edelim ne de gelenleri konaklama hizmeti veremeyeceğimizden dolayı küstürelim” mantığı hakim oldu.
Ne zaman şehir tanıtımı ve insanların şehrimizi ziyareti konuşulsa, bu mantık hemen devreye girdi, “turist gelirse nerede misafir edeceğiz” sorusu soruldu ve konu orada kapandı.
ÇAKIN DA AYNI ŞEYLERİ SÖYLEDİ
Geçen hafta Belediye Başkanı Mehmet Çakın, Uşaklılar Eğitim ve Kültür Vakfı’nın başlattığı “Tarhana Söyleşileri”ne katıldı, program iki saate yakın sürdü.
Başkan Çakın söyleşide; iki yıllık belediye başkanlığı görevi sonrasında şehirle ilgili tespitlerini, projelerini, hayallerini anlattı ve ardından katılımcıların sorularını cevaplandırdı.
Söyleşinin tamamını takip ettim ve en çok ilgimi çeken (algıda seçicilik) başkanın şehir tanıtımı, şehre turist çekilmesi, karşılaşılan zorluklar ve çözüm önerileri ile ilgili tespitleri oldu.
“EN BÜYÜK EKSİKLİĞİMİZ OTEL…”
Başkan Çakın konuyla ilgili, “Şehrimizin tanıtıma ihtiyacı var, para harcayarak veya başka şekillerde yapalım ama bize söylenen şu; Uşak’a turist veya tur şirketi geldiğinde nerede kalacak bu insanlar? Mevcut oteller dolu, kendi müşterileri var. Üniversitemizde bin kişilik çok güzel bir konferans salonu var, üç beş gün sürecek bir kongre yapmak istiyoruz denirse nerede kalacak bu insanlar? Federasyonlar geniş çaplı turnuvalar düzenliyorlar, aileleri ile birlikte geliyorlar, bu insanlar nerede kalacak? Mecburen Afyonkarahisar gibi yakın illere gitmeleri gerekiyor. O yüzden bizim; pandemi sonrasında insanların hareketliliğinin artacağı, insanların yeni yerler görmek isteyeceğini de öngörerek yeni otellere ihtiyacımızın olduğunu düşünüyoruz. Organize sanayi bölgelerimiz ciddi manada büyüyor, önümüzdeki beş on yılda 15 binden fazla yeni istihdam olacak. Bu istihdamla birlikte otel ihtiyacı artacak. Biz de otel yapmak isteyenlere her türlü yardımı yapacağız” dedi ve işi tamamen şehirdeki otel eksikliğine bağladı.
20 YILDIR AYNI NOKTADAYIZ
Ben 2003 yılında Uşak Panorama isimli bir haftalık gazete ile başladım şehirdeki basın hayatıma. O günlerde de aynı konu gündemdeydi, Demir Holding isimli bir firmanın Banaz Hamamboğazı bölgesinden büyük bir alan aldığını ve beş yıldızlı otel yapacağını haber yapmıştık.
Yine Hitit Seramik ve Banazlı Acarlar’ın da aynı bölgeden arsa aldığı ve bölgeye büyük oteller yapacağı söylendi. Geçen ay bölgeye gittim ama yaklaşık 20 yıllık süreçte yapılan bir tane bile otel göremedim.
EN BÜYÜK SIKINTIMIZ, OTELLERİMİZİN OLMAMASI DEĞİL
Demek ki şehir turizminde en büyük sıkıntı otellerin olmaması değil, insanları şehre getirememek ve insanların burada daha fazla vakit geçirmelerini sağlayacak aktiviteleri oluşturamamak.
Şayet insanları çekebilmiş ve sosyal aktiviteleri oluşturabilmiş olsaydık, otel ihtiyacını gören işadamları kısa sürede ihtiyacın giderilmesine yönelik yatırımlarını yapardı.
Belediyenin kentsel dönüşüm alanına taşınmasının hemen ardından etrafta lokanta, kafe, fırın ve diğer işyerlerinin açılması buna en güzel örnektir, yeter ki ihtiyaç oluşsun…
YÜZDE 60 ALTERNATİF KONAKLAMAYI TERCİH EDİYOR
Ve yine ülkemize gelen turistlerin Türkiye İstatistik Kurumu, Merkez Bankası, Kültür ve Turizm Bakanlığı kaynaklı konaklama istatistikleri incelendiğinde; yurtdışı ikametli vatandaşlarımız ortalama 13,5 gün, yabancı turistler ise 8,6 gün konaklama hizmeti almış.
Bakanlık işletme ve belediye belgeli tesislerde yapılan konaklamalar incelendiğinde ortalama kalış süresi daha da düşüyor; yabancı turistler 3,5 gün, yerli ziyaretçiler 1,9 gün.
Ortalama 8,6 gün kalan yabancı turistlerin sadece yüzde 40’ı bakanlık işletme ve belediye belgeli konaklama tesislerini tercih etmiş, diğer yüzde 60 ise alternatif konaklama seçeneklerini. Zaten seçici yüzde 40’ın büyük otellerimiz olsa bile Uşak’a gelme ihtimali de çok düşük…
BAŞARILI OLABİLECEĞİMİZ BİR ÇOK TURİZM ALANI VAR
Ayrıca şehre gelen turistleri konaklatmak için tek çözüm büyük oteller değil ve de turizm sadece kongre, turnuva ve geniş katılımlı etkinlik turizminden oluşmuyor.
Büyük otellerimiz olmadan da başarılı olabileceğimiz alternatif bir çok turizm alanı ve bunları da başarmış şehirler hatta ilçeler, beldeler var.
KONAKLAMAYA HARCANAN PARA PEK DE YÜKSEK DEĞİL
Ülkemize gelen turistler konaklamaya sanılan kadar da büyük paralar harcamıyor, yine istatistikler iyi incelendiğinde konaklamaya harcanan para toplam bütçenin neredeyse onda biri olduğunu görürüz.
Turistler; paket tur harcamaları dışındaki kişisel harcamalarının yüzde 20,22’sini ulaşıma, yüzde 19’unu yeme içmeye, yüzde 18,55’ini alışverişe ve sadece yüzde 10,66’sını konaklamaya harcıyor.
Bu istatistikler de enerjimizi tarhana başta olmak üzere yöresel yemeklerimize ve Uşak halısı, Eşme kilimi başta olmak üzere hediyelik eşyaya yöneltmemiz gerektiğini gösteriyor.
BAHANELERİ BIRAKIP ÇALIŞMAMIZ GEREKİYOR
Artık “şehrimizde büyük oteller yok, onun için şehrimize turist gelmiyor” bahanesinden ve de işin kolayına kaçmacılığından sıyrılmamız gerekiyor.
Şehrimizin dinamiklerini, avantajlarını ve ulaşılabilir güzelliklerimizi belirleyip, alternatif turizm modelleri ile karşılaştırarak bize en uygun olanını seçmemiz lazım.
İnşallah bir sonraki yazımızda da şehrimiz için uygun olabilecek alternatif turizm modellerini ve yapmamız gerekenleri irdeleyelim.