İşimiz deveye hendek atlatmaktan zor
Geçen hafta yazdığımız yazı sonrası kent konseyi yönetiminin anlamamakta direnmesi ve kullandıkları hoş olmayan ifadeler, bana Üstat Sezai Karakoç’un “Anlamak masraflı iştir; emek ister, gayret ister, samimiyet ister. Yanlış anlamak kolaydır oysa. Biraz kötü niyet, birazda yetersizlik kâfidir” sözlerini hatırlattı.
Mevcut kent konseyi yönetiminin eleştiriyi anladığında, çözüm üretmeleri, değişmeleri, ihtiyaçla ya da sorunla yüzleşmeleri gerekecekti. Onlar üstadın dediği gibi işin kolayına kaçıp çirkin bir saldırıya geçtiler. Ne yalakalığımızı bıraktılar ne de yamukluğumuzu. Ne itliğimizi bıraktılar ne de kemik yalamamızı.
Hâlbuki anlamak ve anlaşılmak; duygudaşlık, fikirdaşlık oluşturur ve insanları birbirine ısındırıp yakınlaştırır. Bizim derdimiz hiçbir zaman şahısları hedef alıp aşağılamak ve hakaret etmek olmadı. Bilakis şehrimiz adına bir şeyler yapabilme ve baki kalacak kubbede hoş sedalar bırakabilmekti.
KENT KONSEYİNİN ŞEHİRDE BİR KARŞILIĞI YOK
Geçen haftaki yazımız büyük bir beğeni topladı. Yazımız 45 binden fazla kişiye erişti, 5 binden fazla etkileşim, bine yakın beğeni ve 18 paylaşım aldı. Yazıya yapılan onlarca yorumun büyük çoğunluğu da tespitlerimizi destekler durumda. Ve yine özelden mesaj ve telefonla ulaşıp yazımızdan dolayı tebrik eden onlarca kişi oldu.
Diğer taraftan Uşak Kent Konseyi’nin resmi sayfasından yazımıza yönelik yaptığı cevabı 16 kişi beğenmiş, buna paylaşımlardaki beğenileri de ekleyince bu sayı 30’a anca ulaşıyor. Konsey bırakın Uşak genelinden karşılık bulmayı, merkezdeki 29 mahalle muhtarı ve yönetim kurulu üyelerinden bile destek görememiş.
ANLATMAKTAN DİLİMİZDE TÜY BİTTİ
Kent Konseyi yönetimi, yaptığımız her eleştiri sonrasında çalışmamalarına bahane olarak sürekli olarak önümüze yönerge ve genelgeleri koydu ve koyuyor. Hâlbuki yönerge ve genelgeler incelendiğinde proje geliştirmeye ve çalışmaya hiçbir engel yok…
Ülke genelinde çalışan onlarca kent konseyini görünce aklımıza iki ihtimal geliyor. Ya çalışan onlarca kent konseyi mevzuatı Uşak Kent Konseyi yönetimi kadar bilemiyor ve suç işliyor ya da mevcut Uşak yönetimi ciddi manada anlama ve algılama güçlüğü çekiyor.
Farz edelim ki dedikleri gibi salgın sürecinde İçişleri Bakanlığı’nın yayınladığı genelge üzerine çalışmıyorlar. O zaman sormazlar mı: Sanki genelge öncesinde faaliyetten faaliyete mi koşuyordunuz? Var mı bir tane çalışma gösterebileceğiniz Allah aşkına?
İĞNEYİ KENDİNE ÇUVALDIZI BAŞKASINA
Bugüne kadar geçen dokuz ayı geçen sürede bir tane dahi proje geliştiremeyen ve uygulayamayan Uşak Kent Konseyi yönetimi, başta şahsımın başkanlığını yürüttüğü iki dernek olmak üzere 600 derneği konseye proje sunmamakla suçluyor.
Peki, insan sormaz mı kendine; bu kadar dernek bize neden güvenmiyor? Sorunun cevabı da hemen çıkıveriyor ortaya zaten: Biz bugüne kadar bir proje dahi geliştirip uygulayamadık. Bize verilecek projeleri heba edip ağzımıza yüzümüze bulaştırmayacağımızın garantisi de yok…
GELEN GİDENİ ARATIYOR
Yine yapılan yazılı cevapta, bir önceki dönem Kent Konseyi Başkanı Zafer Aydın yönetiminden örnekler verilmiş ve mevcut yönetim kendini savunmuş. Oysa eski yazılarımızı okumuş olsalar, Zafer Aydın’ı da yanlış gördüğümüz noktalarda eleştirdiğimizi göreceklerdir.
Ama durum gösterdi ki; Zafer Aydın’ı ve yönetimini mumla arıyoruz. O kadar ağır eleştiriler yöneltmemize rağmen Aydın ve yönetimi hiçbir zaman sizin gibi ağzını bozmadı ve kurumun seviyesini korudu. Ve yine ortada gösterebilecekleri faaliyetleri de oldu…
MEMUR MANTIĞIYLA ARPA BOYU İLERLEMEK MÜMKÜN DEĞİL
Basit bir mantıkla kent konseyini şu şekilde tanımlayabiliriz: Şehirde bulunan tüm sivil toplum örgütlerini bir biri ile kaynaştıran çatı kuruluş. Kamu kurumlarındaki memur mantığına esnek düşünceyi kazandırmak için oluşturulmuş sivil yapılanma.
Soru 1: Muhtarlar olarak siz sivil toplum örgütü müsünüz? Tabi ki hayır, sadece kanun koyucunun kent konseyi seçimlerinde oy kullanma hakkı verdiği kişilersiniz.
Soru 2: Muhtarlar olarak siz sivil misiniz? Bu sorunun cevabı da tabi ki hayır, kanunla memur statüsüne sokulmuş ve devletten maaş alan kişilersiniz.
Bu olumsuz iki durum, sizi sivil toplum örgütü çalışmalarında hem vizyon hem de beceri olarak sıfırlıyor, elinizi ve kolunuzu bağlıyor.
GELİN, BU ANLAMAMA İNADINIZI BIRAKIN
Meşhur bir söz vardır; yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır. Bunun tersi de geçerlidir, yani bugüne kadar bir şey yapamadık, bundan sonra da bizden bir şey çıkmaz.
Mevcut kent konseyinin durumu da aynen bu şekilde…
Bugüne kadar şehir adına bir şey projelendiremediniz ve yapamadınız. Bu kafayla bundan sonra da yapacağınıza dair en ufak bir ümit yok.
Zararın neresinden dönülürse kardır. Gelin, bu anlamama inadınızdan vazgeçin, sürekli bahane üretmeyi, şehre dar muhtar gözlüğüyle bakmayı bırakın ve tüm sivil toplum örgütlerini kucaklayın. Şehir sizi kabullenmeye hazır, yeter ki isteyin ve çalışın…