İyilik yap iyilik bul
2000 yılında “İyilik yap iyilik bul” isminde bir film izlemiştim. Filmin başrollerinde Kevin Spacey, Helen hunt, ve Haley Joel Osment yer alıyor. Küçük Trevor’ın aklında bir proje vardır, proje yardımı yardım ile ödüllendirmektir. Bir insan yardım aldığında, bu yardımı yapan kimseye bir iyilikle karşılık vermek yerine, bambaşka üç yeni kişiye yardım edecektir.
İyilik yapmak Amerika ve Avrupa insanı için nadir görülebilecek bir davranışken bizim toplumumuzda ise tabii bir durumdur. Ufak bir sıkıntı atlattığımızda “verilmiş sadakam varmış” deriz. Zaten Peygamber Efendimiz de “Az sadaka çok belayı def eder” hadisiyle bunu en güzel şekilde bizlere söylemiştir.
Bu durum şehirler için de böyledir. Şehirler, ülkenin veya dünyanın başka bir şehrinde sıkıntıya düşen insanlara yardımda bulunur ve gün gelir sosyal afetle karşılaşıldığında diğer şehirler de ona yardım eder. Uşak’ın geçmişinde de yaşadığımız sosyal afetler, dünyanın dört bir tarafından aldığımız yardımlar ve bizim de şehrimiz adına yaptığımız gurur verici yardımlar var.
Yazıyı çok fazla uzatmama adına iki bölüm olarak planladım. Bu hafta şehrimizin son 3-5 asırda yaşadığı en büyük felaket olan ve büyüklerimizin kendi büyüklerinden duyarak anlattığı “Koca yangın” olayını ve gördüğümüz yardımlardan bahsedeceğim. Önümüzdeki hafta da hem Cumhuriyet öncesi ve hem de Cumhuriyet sonrası yaptığımız ve diğer tüm şehirlere örnek olmuş yardımlarımızı anlatmaya çalışacağım.
YANGIN ŞEHİRDE BÜYÜK BİR YIKIMA SEBEP OLUYOR
Uşak geçmişte defalarca büyük sosyal afetlere maruz kalmıştır. Bu afetlerin en büyüğü sayılabilecek olanı; büyüklerimizin “Koca Yangın” olarak isimlendirdiği, günümüzden 126 yıl önce 1894 yılında meydana gelen ve şehrin büyük bir bölümünün yandığı ve şehrin büyük bir yıkıma uğradığı afettir.
Bu yangın, Ulu Cami karşısında bulunan Okkaoğlu Hacı Osman Efendiye ait olan Pekmezci Hanındaki Rum meyhanesinde 31 Ağustos 1894 akşamı çıkan arbedede başlıyor ve maalesef şehrin yüzde 75’i bu yangında yanıyor. Çayın diğer tarafında yani Aybey Mahallesi’nde 600 hane, 3 cami ve 1 hamam kalıyor.
OSMANLI SARAYI TÜM İMKÂNLARINI SEFERBER EDİYOR
Şehirdeki yangın telgrafla acilen Osmanlı Sarayına iletiliyor ve saray da dışarıda kalan insanlar için geçici ikamet çalışmalarını başlatıyor. Yanan ev sayısı çok fazla olduğu için dışarıda kalan aile de fazladır ve bu aileler çevre köylerdeki (Muharremşah, Akse, Bozkuş, Sorkun, Mende, Hacıkadem) hayırsever ailelere yerleştiriliyor.
Bir yandan da geçici ikamet için 1500 çadır talep ediliyor. Osmanlı Sarayının emriyle en yakınımızda bulunan Afyon, Kütahya, Sandıklı, Demirci ve İzmir’deki askeri bölgelerdeki askeri çadırlar Uşak’a sevk ediliyor. Uşak’ta ticari faaliyetlerini sürdüren vergi mükelleflerine vergi muafiyeti geldi. Yine ayrıca yapılacak inşaat faaliyetlerindeki vergiler sıfıra indiriliyor.
Osmanlı sarayı, ayrıca Uşak’a yardım toplanabilmesi amacıyla Selanik, Kosova, Suriye ve Cezayir sancakları olmak üzere tüm imparatorluk bölgesindeki tüm sancaklara yardım toplama emri gönderiyor.
Bu süreçte İzmir’de de Uşak’taki büyük yangında zarar gören aileler için büyük yardım kampanyaları başlatılmıştır. Kurulan komisyonla şehirdeki büyük tüccarlardan yardım toplanıyor. Mösyö Kukuli’nin Rıhtım’daki yaz tiyatrosunda tüm geliri Uşak’a gönderilmek üzere oyun tertip ediliyor.
YANGIN SONRASI ŞEHİR YENİDEN KURULUYOR
Yangın sonrasında varlıklı aileler evlerini yeniden yaparken şehrin büyük bölümü bu imkândan mahrumdur. Hazırlanan raporlarla 1227 ailenin kendi evini yeniden yapamayacağı tespit ediliyor ve bu ailelerin her birine hazinece 10’ar adet yüzlü Osmanlı altını veriliyor.
Bu süreçte Uşak’a gelecek mühendislerin, fenni malzemelerin gecikmesi ve bölgenin mevki (imar) haritalarının yapılamaması büyük sıkıntı oluşturuyor. Uşak’ta iskan edilemeyen aileler için Eskişehir Çifteler’de evler yapılması düşünülse ve teşvikler verilse de rağbet görmüyor.
Yine inşaat yapımlarında ciddi bir kereste ihtiyacı ortaya çıkıyor. Aynı dönemde kolera salgını da olduğu için şehir dışından kereste getirmek bir hayli zorlaşıyor. Bundan dolayı da Karakıran mevkiindeki ormanlık alanın kereste ihtiyacı için kesilmesine karar veriliyor.
KRİZ DÖNEMLERİ AYNI ZAMANDA FIRSAT DÖNEMİDİR
Geçen haftaki yazımızda da belirttiğimiz gibi kriz dönemleri aynı zamanda fırsat dönemidir. Bu dönemde de inşaat faaliyetleri ve özellikle ahşap bina inşaatında uzmanlaşan meslek kolu olan dülgerlik büyük önem kazandı. Cumhuriyet sonrasında Dülgeroğlu soyadını alan aile de bu dönem birçok inşaata imza atmış ve şehre büyük katkı sağlamıştır.
Bu yangında Uşak’ta faaliyet gösteren 3500 halı tezgâhı da iş göremez hale geliyor ve halı üretimi büyük sekteye uğruyor. Bu durum bazı açıkgöz Kütahyalı tüccarların iştahını kabartıyor ve bu tüccarlar Uşak’tan halı temin eden Avrupalı tüccarlara mektup göndererek Kütahya’da halı merkezi oluşturabileceklerini söylüyorlar.
BİZ DE İYİLİK YAPALIM Kİ İYİLİK BULALIM
Hem birey hem de toplum olarak bugün iyi olsak bile yarın kötü bir duruma düşmeyeceğimizin garantisi yok. Malum olduğu üzere de tüm dünya ile birlikte biz de bugünlerde corona virüsü denen bir illetle karşı karşıyayız ve bu süreçte maddi sıkıntı içine giren vatandaşlarımız var.
Devletimiz de bu minvalde bir yardım kampanyası başlattı. Toplanan bu yardımların zor duruma düşen ailelere derman olmasının yanında bizlerin de toplum olarak kenetlenip yekvücut olmamızı sağladığı da aşikâr. Biz de bu yardım çalışmasına elimizden geldiğince dahil olup hem bu dünyamıza hem de ahiret hayatımıza iyilikte bulunalım.
Sayfamızı beğenerek ve takip ederek destek olmanızı bekliyoruz.