Liyakatsizliğe de level atlatan kifayetsiz muhterisler
Geçen günlerde sosyal medyada önüme bir tabir çıktı, merak edip araştırdım ve benim uzun zamandır anlatmak istediğim durumun kısaca açıklaması olduğunu öğrendim.
Bu tabir kifayetsiz muhteris, günümüzün belki de en büyük psikolojisi bozuk insanlarını ifade ediyor. Bu kişiler büyük ihtimalle kendilerini normal görüyor ve hatta diğer insanlardan cesur olarak tanımlıyorlar.
Hâlbuki bu durum büyük bir psikolojik vaka ve tedavi edilmesi gerekiyor. David ve Dunning isimli iki psikiyatri uzmanı yıllar öncesinde yaptıkları bilimsel araştırmalara dayanarak bu durumu bir teori haline getirmiş.
KİFAYETSİZ MUHTERİS NEDİR?
Kifayet, Türk Dil Kurumu’nda şu şekilde tanımlanmakta; yeterli miktarda olma, yetme, kâfi gelme, bir işi yapabilecek yetenekte olma, yeterlik, liyakat. Muhteris ise çok arzulu, hırslı, kanaat etmeyen kişi olarak tanımlanmaktadır.
Bu iki kelimenin anlamları yan yana getirildiğinde kifayetsiz muhteris bir işi yapabilmek için gerekli bilgi ve yeterliliğe sahip olmadığı halde o işi yapabilmek için her şeyi yapabilecek kişi olarak tanımlanabilir.
DUNNİNG-KRUGER ETKİSİ NEDİR?
Kifayetsiz muhteris kişilerin özellikleri Dunning-Kruger Etkisi ile anlatılmaktadır. Peki, Dunning-Kruger Etkisi nedir? David ve Dunning isimli iki psikiyatri uzmanı yaptıkları bilimsel araştırmalara dayanarak bir teori geliştirirler.
Bu teoriye göre cahil ve niteliksiz insanların, kendilerinden daha bilgili, kültürlü ve nitelikli insanlardan daha çok kendilerine güvendiklerini, kendilerini toplumsal yaşamda daha öne çıkardıklarını ileri sürerler.
Bu teoriye göre;
• Niteliksiz insanlar, ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.
• Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedirler.
• Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler.
• Eğer nitelikleri belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar.
TABANDAN TAVANA UZAYAN BİR DURUM
Üst paragrafları okuduğunuzda sizin de gözünüzün önüne bu türde birçok isim geldiğini fark eder gibiyim. Hatta birçoğunuz “bir değil iki değil, hangi birisini sayayım” da diyorsunuzdur.
Maalesef bu durum artık liyakatsizliğin de bir üst seviyesi, hem kel hem fodul durumu gibi bir şey… Her geçen gün de bu kişilerin sayıları artıyor, çünkü yalakalıkları ve attıkları taklalarla prim yapıyorlar.
Yapılan yalakalık ve atılan taklalar da idarecilerin nefislerine hoş geliyor, gerçi idareciler de bunlardan farklı değil. Tabandan tavana uzayan kifayetsiz muhteris’lik bir durum söz konusu…
BAŞARISIZLIK – KAVGA – FİTNE – KIYAMET
Son günlerde TRT 1’de yayınlanmaya başlayan ve büyük beğeni toplayan Uyanış-Büyük Selçuklu Dizisi’nden tanıdığımız büyük vezir Nizamülmülk de meşhur eserinde bu durumu şöyle özetler:
İşi kifayeti olmayan birine vermek o işin başarısız olmasına davetiye çıkarmak gibidir. Muhteris birisine verilirse kavgaya davetiye çıkarılır. Kifayetsiz muhterisi bir yerin başına verirseniz o zamanda fitneyi çağırmış olursunuz.
Fitne çıktı mı kıyametin kopmasını bekleyin. Yani başına geçirdiğiniz kurumun sonunu bekleyin, oradan artık fayda hâsıl olmaz.
SİSTEM BU DURUMUN EKMEĞİNE YAĞ SÜRÜYOR
Kifayetsiz muhterislerin bugün ekmeğine yağ süren en büyük durum olarak açık öğretim fakültelerinden kolayca verilen diplomalar gösterilebilir.
Pandemi sürecinde yüz yüze eğitimin, sınıfın, okulun ve de öğretmenin önemi daha da artmış, bir hoca yüzü bile görmeden alınan açık öğretim fakültesi diplomalarının kifayetsizliği ne kadar artırdığı ortaya çıkmıştır.
Bence açık öğretim fakültelerinde verilecek ilk ders, öğrencinin kendini, kapasitesini bilmesi ve kifayetsiz muhterislik hastalığına yakalanmama olmalıdır.
ŞECAAT ARZ EDERKEN MERD-İ KIPTİ SİRKATİN SÖYLER
Şehirden örnekler vererek yazıyı zenginleştirmek isterdim ama muhtemelen örnek vereceğim kişiler kendilerinin kastedildiğini anlamayacaklar, Dunning-Kruger Etkisi teorisinde olduğu gibi… “Şecaat arz ederken merd-i kıpti sirkatin söyler” durumu diğer taraftan…
Kimleri kastettiğimi varın siz anlayın… Çok da zorlanmayacaksınız zaten… Yazımızı Bertrand Russel’in bir sözüyle bitirelim: “Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.”