Memiş: Pandemi süreci iyi yönetilemedi, veriler saklandı
“Şehir Konuşmaları”na misafir olan ve İbrahim Ethem Karahan’ın sorularını cevaplayan Uşak Tabip Odası Başkanı Dr. Adnan Memiş, “Pandemi süreci hem yurt genelinde hem de şehrimizde maalesef iyi yönetilemedi, birçok veri saklandı, yeni yeni gerçek verilere ulaşmaya başladık” dedi. Ayrıca Memiş oda olarak İl Hıfzıssıhha Kurulu’nda daha aktif yer almayı ve kendilerinin görüşlerine daha fazla değer verilmesini istediklerini söyledi
“Şehir Konuşmaları”nda yine farklı bir misafirle karşınızdayız. Bir yandan şehrin idarecilerini çağırırken bir yandan da oda başkanlarını davet ediyoruz programımıza. Daha önce mimarlar odası başkanımızı, inşaat mühendisleri odası başkanımızı, esnaf ve sanatkârlar odaları birliği başkanımızı ve ticaret borsası bakanımızı misafir etmiştik. Bugün de şehir için önemli bir oda olan Uşak Tabip Odası Başkanı Dr. Adnan Memiş’i sizler için misafir ediyoruz.
Başkanım hoş geldiniz
Hoş bulduk İbrahim Bey
Başkanım pandemi sürecindeyiz, vatandaş olarak aklımıza takılan sorular var, bugün bunları konuşalım istiyorum. Sizin sürece ilişkin tabipler odası olarak eleştirilerinizi ve çözüm önerilerinizi dinlemek istiyorum. Ayrıca mesleğinizle alakalı sorular soracağım.
Adnan Memiş’i nasıl tanıtırsınız? Sosyal medyadan takip edebildiğimiz kadarıyla doktorluk haricinde bir hayli farklı ve renkli bir hayatınız var, anlatır mısınız?
Teşekkür ederim, 1965 Sivas doğumlu, Diyarbakır nüfusuna kayıtlıyım. Öğrenim hayatımla birlikte Türkiye’de gitmediğim yer kalmadı sayılır. İlkokuldan liseye kadar eğitimimi Bolu’da yaptım. Üniversiteyi İzmir’de okudum, mesleğe Hakkari’de başladım, Muğla, Erzurum’da çalıştım, Van’da askerlik görevimi yaptım, sonra Antakya’da yine ortopedi hekimi olarak çalıştım. Edirne’den Hakkari’ye Türkiye’nin pek çok şehrinde çalıştım, uzun yıllardır neredeyse yirmi yıldır da Uşaktayım, Uşaklıyım,
Yaşamayı seviyorum, aklıma gelen ne varsa yapmaya çalışıyorum, yamaç paraşütü, microlight diye bilinen hafif motorlu hava aracını kullanıyorum. Bu nedenle ‘uçan doktor’ diyenler bile oldu. Hayvan beslemeyi seviyorum, köpekler, kazlar vs… Yaralı pek çok hayvanı tedavi ettim. Bunu bildikleri için bana çok sayıda yaralı hayvan getiriyorlardı. İnsanları sevdiğim gibi hayvanları da seviyorum. Bunlarla birlikte, tabip odası başkanıyım, ortopedistim… Özel bir hastanede görev yapıyorum şimdi.
Şehir dışında Uşak’ı nasıl tanıtıyorsunuz?
İnsanları seviyorum, yaşamanın kolay olduğu bir yer Uşak… Burada işlerinizi daha kolay hallediyorsunuz, gideceğiniz yere zorlanmadan ulaşıyorsunuz… Biraz açıldığınızda etrafınızda çok güel mekanlar var.. Tarihi, turistik doğal güzelliklerimiz var. Cam Teras, Taşyaran, Blaundus var, bunlardan bahsediyorum sohbetlerimde, arkadaşlarımı davet ediyorum Uşak’a, dünyanın 2. Büyük kanyonu bizde diyorum.
Sanayimiz çok iyi, gönül isterdi ki 2000lerin başında TRT’de bir belgesel vardı. ‘Sessiz büyüyen dev’ onu izlemiştim, keşke o pozisyonu koruyabilseydik. Eldeki imkânlar daha iyi kullanılabilirdi.
Afyona bakıyorsun, termal, şehrin tanıtım ve gelir kaynağı. Ama Uşak’ta kanyon var, termal var turistik yerlerimiz var ama yeterli tanıtım yok maalesef…
Diğer şehirlerde görüp de Uşak’ta neden olmasın dediğiniz bir şeyler var mı?
Turizm ile ilgili kısmının zayıf olduğun ve tanıtımın yetersiz olduğunu düşünüyorum. Kanyon rehabilite edilebilir, Taşyaran Vadisi tanıtılıp ön plana çıkarılabilir. Yeterli değil, kanyona bakın hiçbir yatırım yapılmıyor. Aşağıya bir şey yapılmıyor. Yürüyüş yolu doğa sporları için ortam hazırlanabilir, dere daha temiz akabilir… Eşme’de Kemer dağı var hava ve rüzgâr kalitesi çok iyi yamaç paraşütü için çok elverişli bir tepe, sadece bir kalkış pisti için yıllarca uğraştık. Hafif motorlu hava aracı olan microlight ehliyetim var, Uşak’ta uygun alanlar da var ancak bu küçük araçların inişi, ikmali ve kalkışı için bir pist yerini kabul ettiremedik, İstanbul’dan, Balıkesir’den havalanan microlight Antalya’ya gidecek, uçuş güzergahında mola verecek Uşak tam uygun bir yer ama pistimiz yok…
Sizce Uşak’ta ters giden bir şeyler var mı? Varsa çözüm önerileriniz nelerdir?
Düz giden bir şey var mı desem… Nasıl desem… Siz yönlendirme yaparsanız, cevaplayabilirim… Benim aklıma komşu illerin bize yakın olan ilçeleri neden Uşak’a bağlı değil, onu düşünüyorum. Örneğin Gediz bize 50 km Kütahya’ya 90 km çevre ilçeler Uşak bağlanması konusu nasıl değerlendirilebilir. Orada yaşıyorlar, ancak Uşak’ta çalışıyorlar… Bu bağlılık meselesi zaman zaman gündeme geldi, o nedenle ben de düşünüyorum katkısı olur mu diye ama pek mümkün değil galiba… Örneğin Murat Dağında kayak merkezi açıldı. Çok geç kalındı bu konuda. 2001 de geldiğim zaman ilk dikkatimi çeken Murat Dağı oldu. Orası Uşak’a bağlı olsa belki daha fazla hizmet görürdü…
Son dönemde, özellikle pandemi sürecinde sağlık çalışanları ve de doktorluk bir hayli önem kazandı ama bir yandan da doktorluk mesleği kutsallaştırıldı. “Şu meslekten şu kadar insan bir doktor etmez” gibi paylaşımlar yapılmaya başladı. Bunlar tehlikeli mesajlar değil mi? Toplumun her meslekten insana ihtiyacı yok mu? Her meslek değerli değil mi?
İnsani açıdan baktığınızda aldığı eğitim süresi, aldığı riskler, can kurtarması, vs. vs. çok önemli… Ama temizlik, kanalizasyon işçisi olması kim temizleyecek kim bu zor işleri yapacak, mimar, mühendis olmasa depremde altında kalırız. Bütün meslekler çok önemli doğaya önem veren onları kurtaranlar önemli. Her meslek önemli, din görevlisi de önemli, çünkü dini vecibelerini rahatlıkla yerine getiremeyenler, ruhsal tatmine ulaşamayabilirler, bu da bir ihtiyaç ve eksikliği halinde sıkıntı meydana gelebilir…
Özellikle şu dönemde doktorlar ve sağlık çalışanları risk altındayız, meslektaşlarımız özveriyle çalışıyor, her yer kapanırken, hastaneler açık, kendimizi ateşin için atıyoruz. Bu ortamlarda dahi sağlık çalışanlarımız hala saldırıya uğruyor. Hedef gösterilmesi yanlış. Şu meslek bu meslek diye ayrıma gitmek doğru bir yaklaşım değil, insana hizmet eden doğaya hayvanlara hizmet tüm meslekler kutsaldır.
Yine son dönemde tıp fakülteleri en revaçta bölüm oldu ve en zeki çocuklarımızın neredeyse tamamı tıp fakültesini tercih eder oldu. Bazı çocuklar kandan korkmasına rağmen anne ve babasının zorlamasıyla tıp fakültesine mecbur bırakıldı. Diğer mesleklerde de zeki insana ihtiyaç yok mu? Diğer taraftan da tıp fakültesini kazanan öğrenci sayısı, fen liseleri ve özel okullar için başarı kriteri oldu. Burada yanlış giden bir şeyler yok mu?
Tüm meslekler için biraz önce bir şeyler söylemiştim, ama mutlaka hangi mesleğin en önemli olduğunu sorarsan, bana göre en değerli meslek öğretmenlik olmalı. Ondan sonra diğer meslekler gelir. Çünkü toplumu şekillendiren onlar. İlkokul öğretmenleri, tamamen kişiyi yönlendirme görevini onlar yapıyor, kişiliği oturtan öğretmenlerdir. Hepimizi yetiştiren onlar, sonra diğer öğretmenler benim gözümde çok değerli. İnsanları hamurunu onlar yoğuruyor. Genellikle meslek tercihi ebeveynlerin tercihi, ben bile tıpı düşünmüyordum, bilgisayar mühendisi olmayı düşünüyordum. Ancak babam hayır olmaz, dedi, benim yerime babam tercih yaptı. Çocuklar değil, anne baba yönlendiriyor, hastalandıkları zaman sağlığın kıymetini biliyorlar. O yüzden doktor önemli onların gözlerinde. Bugün için tıptan mezun olanlar işsiz kalmıyor. O yüzden hale bu meslek revaçta…
Her ile tıp fakültesinin açılması ve özel üniversitelerin de çoğalmasıyla kontenjan bir hayli arttı, bu kaliteyi düşürmüyor mu? Sizden bir de Uşak Üniversitesi Tıp Fakültesini değerlendirmenizi istesek?
Her yerde tıp fakültesi var. Bina yapmakla olmuyor bu iş. Her yer ve her branş için geçerli. Bir bölüm açılacaksa, meslekle ilgili bir yapı varsa önce içini doldurmak lazım.
Uşak’taki tıp fakültesine bakalım öğrenci var, akademik kadro henüz toparlanmadı, eğitim kadrosu yok, Denizli, İzmir, Afyon ile eksikleri tamamlamaya çalışıyoruz.
Böyle yapmaktansa önce içini tamamlamak lazım. Buradan hekim çıkacak, buradan çıkacak hekimin kabahati değil, onu o okul yetiştirmiş. Gençler yetersizlikleri görüyorlar. Her yere tıp açmak çok mantıklı değil. Kalifiye eleman yetiştirmek lazım. Mühendislik, öğretmenlik hepsinde öyle. Unvanında doktor mühendis yazar eee… Sonra. Bu günü kurtarmaz. Şu kadar doktorum var dersin kâğıt üzerinde kaç tanesi başarılı bir ameliyat yapabilir. Eğitim kadrosunun ve tıbbın şöyle bir özelliği var. Pratik kısmı neredeyse yüzde elli, hastayı görecek, hasta başında eğitimini alacak, laboratuarlar olacak, eğitim kadrosu tamamlanacak, ondan ona öğrenciyi almak lazım. Bizde bu iş tam tersi oluyor.
Gelelim pandemi sürecine, bu sene mart ayında başlayan ve 9 aya yaklaşan bir süreç. Genelde ülke özelde Uşak’ta süreç nasıl yönetildi, oda olarak itirazlarınız nelere oldu? Herkesin merak ettiği bir soru; açıklanan sayılar gerçeği yansıtıyor mu?
Süreç çok da iyi yönetilmiyor. Başlangıç döneminde Sinan Adıyaman pandemi yanlış yönetiliyor, dedi. Ancak söylediklerinden dolayı çok eleştiri aldılar. Ama şimdi o gerçek rakamlara ulaştık. Bu başından beri böyle idi. Bu yansıtılmıyordu, politik bir yaklaşım sergilendi. Daha gerçekçi olsaydık, maske, mesafe temizlik vs. konularında daha duyarlı olunsaydı, buralara gelmezdik. Sinan hocam ta o zaman söyledi, sokağa çıkma kısıtlamalarını önermişti. Yapılmadı maalesef. Şebnem hanım Türk Tabipler Birliği başkanı en az bir ay sokağa çıkılmamalı diyor, hükümet de haklı belki ama sağlığı olmayan bir ülkenin ekonomisi de iyi olamaz. Sağlık iyi olacak ki ekonomi iyi olsun. TTB genel merkezinin söylediklerine katılıyorum, tam bir sokağa çıkma yasağı olmalı. Bu süreçte hasta olanları alıp tedavi edebilirdik. Uygulaması zor da olsa, önlemler alındığında bile hemen rakamlar azalıyor..
Önlemler alınmazsa işimiz, zor, sağlık mensupları da yoruldu, tükeniyor artık, dün 5 hekimimiz vefat etti. 70 hekim 200’e yakın sağlık çalışanı kaybımız var.
Mümkün olduğu kadar doktorları karantina altına almıyoruz, bulgu yok, test yok, biz çalışmazsak kim çalışacak, bu parayla pulla ölçülmez. Sonuçta gelen bizim insanımız, taki hastalanıncaya kadar çalışacağız…
Sıkıntılarımız var tabi, covit19 farklı bir hastalık, pandemi, meslek hastalığı olarak ilan edilmedi hala, çok genç hekimlerimiz vefat etti, geriye kalanlar ne olacak, meslek hastalığı olursa maaş bağlanır, tazminat verilir. Şu anda öyle böyle bir uygulama yok, çocuklarıma iyi bakın deyip vefat eden arkadaşlarımız var.
Meslek hastalığını iş işten geçince, pandemi bitince kabul edecekler herhalde.
Bu çerçevede ikinci sorun şu, izin yasak emeklilik yasak, bir tek ölmek serbest… O yüzden şimdi eşlerin her ikisinin de sağlıkçı olduğu bir ailedeki çocuklar ne olacak. Bu yasakların sosyal yönlerini de iyi düşünmek lazım. Bunun getirisi götürüsü ne olacak, farklı mesleklerde de aynı sorun var. Kreşleri kapattınız, ne yapacak bu insanlar. Çocukların anne babaya emanet edilmesi de çözüm değil. Bir yasağı getirmeden altyapısını oluşturmak lazım… Bunların ele alınması lazım. Devlet hastanesine uygun bir yere bir kreş kurarsın, sağlıkçılar buradan faydalanır.
Programımıza katılan tüm misafirlere sorduğumuz soruyu size de sormak istiyoruz, Uşak nasıl marka şehir olur, hangi özelliği ve yönü ile diğer iller arasından sıyrılıp tanınabilir?
Uşak’ı sanayisi belli bir seviyeye geldi. Bundan sonra doğayı turizmi kullanması lazım, turizm şehri olmak onda birinci gelmek gibi bir şansımız yok. Her şey deniz değil, Karadeniz’de yaylalar var. Bizde de kanyon var… Özür dilerim, burada eşek turu yaptırsan bile fark yaratırsın. Ortamlar temiz olsun, dere temiz aksın, kros motorlara binilsin. Parkurlar yapılsın… Gelen insanları nerede karşılayıp ağırlayacaksın… Dünyanın ikinci kanyonu Uşak’ta Ulubey’de imiş, dediklerinde geliyor insanlar. Ben motosikletçiyim, atv olsa parkurlar olsa çok daha fazla insan gelir. Uşak kazanır, ülke kazanır. Bölge halkı, oralarda yaşayan köy halkı kazanır. Bunları gündeme getirebiliriz. Anıt ağacımız var… Çok zengin bir ortamımız var. Bu saatten sonra siz örneğin Gaziantep’in önüne geçemezsiz. Sadece sanayi değil, doğasını, hayvanını, özelikli bölgelerini ön plana çıkararak canlandırabilirsiniz. Kayak merkezini kullanabiliriz. Aynı Davraz’da olduğu gibi, altı üstü üç ay kayak mevsimi var. Ama yolda çıkarken köylüler de bu akıştan, buradaki hareketlilikten faydalanıyor.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şeyler için söz verelim size,
Covid19 meslek hastalığı sayılsın, hekimlere özen gösterilsin, güvenliği sağlansın… Dedesi Covitten ölen bir kişi, bizlere saldırdı. Bu virüsü biz getirmedik, elimizden geleni yapıyoruz. Sihirli değneğimiz yok. Vatandaşlarımızdan biraz daha sağlık personelimize sağduyulu yaklaşmalarını istiyoruz. Bizi arayanlar korku içinde, hastaneye gelsek bir şey olur mu diyorlar. Biz riskin içindeyiz. Bugün muayene olan bir hasta covitli denildiğinde biz de endişeleniyoruz. Burun buruna ameliyat ettiğim bir hasta bu virüsü kapmış ölüyor.
Doktorun yüceltilmesi, ailelerin biraz abartması gibi geliyor. Vatandaşın genel bakışı böyle, ama hastanelerimizde, darp şiddet devam ediyor, geçenlerde İstanbul’da bir ambulans şoförü darp edildi.
Çok daha fazla risk altındayız. Çalışan arkadaşlarımızın, meslektaşlarımızın, sosyal problemlerimizin çözülmesini istiyoruz. Bir de hıfzıssıhha kurularında bizlere yer verilemesi, bunu anlayamıyorum. Biz bu kurullarda görev almak istiyoruz. 65 tabip odası varsa bu kurullara üç beş tanesi çağırılıyor. Bizi çağırmıyorlar. TTB hekimi değiliz, biz bu devletin doktorlarıyız, ben 28 yıl devlet memuru olarak çalıştım, hekimlik yaptım. Biz yine aynı hastalara hizmet ediyoruz. Bu toplumdan ayrı varlıklar değiliz. Amacımız pandemiyi bir an önce bitirmek, bizim de fikrimizi almalarını arzu ediyoruz. İnşallah her şey güzel olmasını, diliyorum, herkese covitsiz sağlıklı günler diliyorum…