Ne meddahlık ne de savcılığa soyunmaktır gazetecilik
Dün akşam Facebook’ta gezinirken bir haber ilişti gözüme; haberdir diye düşünüp tıklayıp açtım ama yazının haber mi, yorum haber mi, köşe yazısı mı yoksa savcılık iddianamesi mi olduğuna bir türlü karar veremedim.
Ne idüğü belirsiz bu yazının başına da baktım, sonuna da baktım, yazıyı kim yazmış göremedim. Kimin yazdığı belli değil ama haber sitesindeki dedektiflerden yaşlıca olanının yazdığını düşünüyorum.
Rahmetli Taşkın Özler Abimizin ART ekranlarında yayınlanan “Uşak’ta Neler Oluyor?” programının üzerinden uzun yıllar geçti ama şimdi de dedektif abimiz sormaya başladı aynı soruyu…
Dedektif abimiz kendince çekti kılıncını, başladı düşmanına saldırmaya… Zaten abimizde bir dengesizlik problemi var; ya tam yalakalık yapacak ya da tam saldıracak, ortası yok, bünye kaldırmıyor.
EL SIRTINDAN BİRİLERİNİ DÖVMEK VE YALAMAK
Yaşı bizden büyüktür, kendisini duayen gazeteci olarak görür abimiz ve meslektaşlarına ders vermeyi pek de sever, sosyal medyada “canlar” diye hitap eder ama gerçek hayatta ağzı bozuktur.
Eleştirilmeye hiç gelemez abimiz, öylesine duayen bir gazeteciyi eleştirebilmek kimin haddine.
Çocuğu yaşındakiler bile bir gazete, bir haber sitesi sahibi olmuşken maalesef bugüne kadar bir baltaya sap olamamıştır, sürekli kavga ederek ayrılır çalıştığı kurumdan ve kendisine yeni bir mecra bulur abimiz. El sırtından birilerini dövmeyi ve de yalamayı yapmayı pek sever kendileri…
ESKİ YÖNETİMİ ELEŞTİRDİĞİ GÖRÜLMEMİŞTİR
Abimizin geçen dönemki belediye yönetimini yüceltmesi ve yaptığı yalakalık dillere destandır. Belediye kapısından beslene beslene iyice semirmiş, tosun gibi olmuştur zatı alileri.
Bugünlerde eleştirdiği yüksek belediye borçlarını, öve öve bitiremediği geçen dönemki belediye yönetimi bırakmamış mıdır, geçen dönemki yönetime en ufak bir eleştirisi olmuş mudur?
DENGESİZLİK EN BÜYÜK PROBLEM
“Hiçbir şey insan için “ölçüsüz tenkit” veya “aşırı medih” kadar zararlı olmaz” demiş Goethe ve meslekten öte hayatta da dengede olmanın ne kadar önemli olduğunu vurgulamış.
Konuyu belediye dışında başka kurumlara taşıdığımızda da abimizin tutumu değişmiyor; dengeyi koruyamama, yalakalığın da şantajın da ayarını tutturamama…
Abimizin son dönem üniversite ile ilgili yaptığı haberlere baktığınızda, şahısları öve öve bitiremediğini, olayın haberciliğin ötesine geçip saray soytarılığına döndüğünü göreceksiniz.
HOCASININ YOLUNDA İLERLİYOR
Kendisi gibi düşünmeyen meslektaşlarını kolaylıkla eleştirebilir, bir kemik uğruna saldırmakla suçlar ama bir kemik görse herkesten önce 180 derece dönerek bugün kara dediğine yarın ak diyebilir.
Abimizin hocası da bu alemde meşhurdu, dernek ortamlarında büyük namı vardı, insanlar şirretinden korkardı. Geçtiğimiz yıllarda kaybettik kendisini…
SEKTÖR BU TİPLER YÜZÜNDEN KİRLENDİ
Uşak’ta gazeteciliğin, basının gelişememesi ve itibarının olmamasının en büyük sebebi, abimiz, hocası ve aynı çanaktan beslenen avanenin işi şantaja, yalakalığa dökmesi ve bunu büyük bir ekmek kapısı olarak görmeleri oldu.
Hala da bu şebekenin geçmişte yaptıkları yanlışlıklar yüzünden sektör kendini bir türlü temizleyemedi ve bundan sonra da zor temizleyeceğe benziyor.
HUYLU HUYUNDAN VAZ GEÇMEZ
Abimizin ve avanesinin bu saatten sonra düzelmesinin pek de imkanı yok, canı çıkar da huylu huyundan vaz geçmez der büyüklerimiz.
Bugün sizi öve öve bitirememesine kanmayın, yarın rakibiniz biraz daha büyük bir kemik verdiğinde sizi satmayacağının garantisi yok maalesef…
Yapılabilecek tek şey; bu vasıftaki gazetecilere değer verilmemesi ve itibar edilmemesi….