Uşak, bu seçimden ne kazandı?
30.05.2023 – 13:58
Hafta sonu gerçekleştirilen 2.tur seçimle Recep Tayyip Erdoğan yeniden Cumhurbaşkanı seçildi ve dün sabah itibariyle de “Türkiye Yüzyılı” başlamış oldu.
Ülke geneli siyasette kimin kazanıp kaybettiğinden ziyade “Biz Uşak olarak neler kazandık, daha doğrusu kazandık mı?” sorusuna cevap aramak istiyorum.
Bu seçimde tüm ülkede olduğu gibi Uşak’ta da siyaset gündemi terör ve güvenliğe kurban edildi ve Uşak’ı neredeyse hiç konuşamadık, Uşak’la ilgili heyecan verici bir iki cümle bile duyamadık adaylardan.
Bu durumda Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığının fazlasıyla etkisini olduğunu düşünüyorum: AK Parti seçimi, kazanabileceği alan olan teröre ve ülke güvenliğine çekti, elinin rahatladığını düşünerek tüm şehirlerde olduğu gibi Uşak’ta da profili düşük, şehirde karşılığı olmayan isimleri aday gösterdi, iddialı isimlere ihtiyaç duymadı.
Durum böyle olunca da; partisinin şehirdeki oyuna şahsi oyunu katamamış, Ankara rüzgarı ile seçilebilmiş, şehirde karşılıkları olmayan iki tane AK Parti milletvekilimiz oldu.
CHP’de durum pek farklı değil, il başkanlığı döneminde sadece partisinin üyelerine çalışmış, şehirde ses getirememiş, varlık gösterememiş bir isim vekil yapıldı.
Tarafsız olarak bakarsak bu seçim, Uşak için kazanılmış değil, bilakis şehrin geleceğini göz önüne aldığımızda kaybedilmiş bir seçimdir…
KILIÇDAROĞLU’NUN ADAYLIĞI VEKİL PROFİLLERİNİ DE BELİRLEDİ
Cumhur İttifakı’nın cumhurbaşkanı uzun zamandır net olmasına rağmen Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı geçtiğimiz Mart ayında netleşti.
Karşı tarafın farklı aday tercihine göre farklı söylem ve aday stratejileri belirleyen AK Parti, adayın Kemal Kılıçdaroğlu olması üzerine seçim stratejisini terör ve güvenlik üzerine kurdu, ülkedeki diğer tüm problemlerin konuşulmamasını sağladı.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday gösterilmesi üzerine seçimi çantada keklik gören AK Parti, aday milletvekili aday tercihlerinde de daha rahat davrandı. Şehirlerde yapılan temayül, kamuoyu anketleri gibi yöntemleri fazla dikkate almadan eldeki hazır isimleri tercih etti.
Bunu sadece Uşak’ta değil çevremizdeki illerde de çok rahat görebiliriz. (Denizli: Cahit Özkan, Afyonkarahisar: Ali Özkaya, Uşak: İsmail Güneş…)
TERÖR VE GÜVENLİK SÖYLEMİ HER ŞEYİ UNUTTURDU
AK Parti seçim söylemini terör ve güvenlik üzerine kurunca doğal olarak Uşak’ta da söylem bunun ötesine gidemedi ve Uşak ve Uşak’ın yıllardır çözülemeyen problemleri konuşulamadı maalesef.
AK Parti’nin ve Cumhur İttifakı’nın terör örgütü ile işbirliği suçlaması ile karşı karşıya kalan CHP ve İYİ Parti Uşak milletvekili adayları, bu suçlamaya itiraz etmekten Uşak’ı konuşamadı, şehirdeki problemleri ve gelecek vizyonunu gündeme getiremedi.
UŞAK’TA DA HEP TERÖR KONUŞULDU
Bir Uşaklı olarak Uşak’ın uzun zamandır çözülemeyen sorunlarını her dile getirdiğimde, trol diyebileceğimiz AK Partililerce önüme hep terör örgütü kondu, “AK Parti’ye oy vermeyelim de terörle işbirliği yapan CHP mi gelsin?” sorusu soruldu. Ölümü gösterdiler ve bizi sıtmaya razı ettiler…
Sanki; “3 yılda bitecek” diye dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından 2012 yılında temeli atılan ve geçen 11 yılda sadece yüzde 65’i bitirilebilen Uşak çevre yolunu, PKK terör örgütü barikat kurarak engelledi veya Ulubey yolunu, Eşme yolunu…
UŞAK, DEVAMLI ÇANTADA KEKLİK Mİ OLDU?
21 yıldır AK Parti’nin milletvekili ve belediye başkanı çıkaramadığı Tunceli’nin bile bizim iki katımızdan fazla kişi başı yatırım almasını ortaya koyduğumuzda bile bunu birçok AK Partili trol terör örgütü işbirliği ile açıklamaya çalıştı.
Tunceli bile bizim iki katımızdan daha fazla yatırım aldıysa, bizim 21 yıldır sürekli iktidar partisinden iki vekil çıkarmamızın ne anlamı kaldı? Yoksa biz Uşak olarak hep çantada keklik olarak mı görüldük?
Seçim süresi boyunca siz hiç şehir insanında Uşak’la ilgili heyecan uyandırıcı bir vaat veya söylem duydunuz mu? Ben duymadım.
Seçilen üç milletvekili de hepimizin yakından tanıdığı, performanslarını bildiği ve şehir için yaptıklarından çok yapamadıklarının ortada olduğu isimler… Bugüne kadar yapamadıklarımız bundan sonra da yapamayacaklarımızın garantisidir durumu anlayacağınız…
UMUT VADETMİYOR
İsmail Güneş’le başlayalım, dün mazbatalarını alan yeni dönem milletvekillerimize. İsmail Güneş’i uzun uzun anlatmama gerek yok; daha önce 9 yıl vekillik yapan ve ilçesi Eşme’nin yolunu ve devamında da Ulubey’in yolunu bile yaptırmakta yetersiz kalmış bir isim.
Şehir için yeni vaatlerden geçtik, siz hiç İsmail Güneş’ten seçim sürecinde “Tamam kabul, daha önce söz verdiğimiz yatırımları vaktinde bitiremedik hatta çok geciktirdik ama yeni dönemde çok çalışıp 1 yılda veya 2 yılda mutlaka bitireceğiz” tarzında cümleler duydunuz mu?
Hala belirsizlikler, şehir insanına net söz verememeler, şehre vizyon çizememeler, ezberlenen terör ve ülke güvenliği söylemlerini tekrarlamaktan öteye gidememeler…
GURBETÇİ VEKİL
Gelelim Fahrettin Tuğrul’a. Kurulduğu günden bugüne AK Parti’de en uzun süre ile görev yapan Uşak İl Başkanı, hem de il başkanlığının çok etkin olduğu yeni cumhurbaşkanlığı sisteminde…
Peki şöyle bir soru sorsak: Dört buçuk yıllık bu süre içinde Sayın Tuğrul’un gündeme getirdiği, takipçisi olduğu ve çözüme kavuşturduğu şehirde hangi problem var?
Maalesef yok. Yaptığımız programda ben direk kendisine de sordum ve bir cevap alamadım. Tuğrul’un il başkanlığını daha çok eski Vali Funda Kocabıyık’tan yediği gollerden ve yine Kocabıyık’ın Tuğrul’un yüzüne söylediği “Yerim sizin hukukunuzu” cümlesi ile hatırlayacağız.
Bilindiği üzere Fahrettin Tuğrul şehir insanının oylarıyla seçilemiyordu, imdadına yurt dışı oylar yetişti ve bu sayede milletvekili seçilebildi. “Gurbetçi Vekili” desek yeridir.
İl başkanı iken şehre bir şey kazandıramayan Tuğrul bakalım vekillikte şehre bir şeyler kazandırabilecek mi? İnşallah Fahrettin Tuğrul milletvekilliği döneminde çok iyi çalışır ve bizleri utandırır.
VEKİL OLUNCA ŞEHİR İNSANINA DOKUNABİLECEK Mİ?
Ve son olarak da Ali Karaoba. Karaoba’nın da aynen Fahrettin Tuğrul gibi yaptığı il başkanlığı dönemindeki tek başarısı partinin üye sayısını en üst seviyeye çıkarmak.
İl başkanlığı döneminde sadece üyelere çalışan, onların cenaze ve düğünlerini kaçırmayan Ali Karaoba, şehirde ses getiren ve şehir insanına dokunan bir kamuoyu oluşturamadı maalesef.
Diğer alanları geçtik, uzmanlık alanı olan sağlıkta, şehirde yaşanan hastane sıkıntıları, pandemi dönemi yaşanan sıkıntılarla ilgili bile şehirde kamuoyu oluşturamadı.
Bazı CHP’liler Karaoba’yı şu şekilde savunuyor: “Adamın ortak olduğu bir tıp merkezi var, açıklama yapsın da tıp merkezine sağlık müdürlüğü müfettiş gönderip ceza mı kessin?”
Bu durum doğruysa hem iktidar hem de muhalefet tarafı için de büyük sıkıntıdır. Tehditle muhalefeti susturan bir iktidar ne kadar garipse korkusundan dolayı susan bir muhalefet de o kadar gariptir.
Bu tehditten dolayı il başkanlığı döneminde suskun kalan bir siyasi milletvekilliği döneminde de suskun kalmayacak mıdır, değişen ne olacaktır?
ŞEHİR OLARAK VEKİLLERİ ÇALIŞMAYA ZORLAMALIYIZ
Uzun lafın kısası, daha önceki performanslarını bildiğimiz, partisinin Türkiye geneli oyundan daha fazla oy alamadığı için şehirde karşılıkları olmayan üç isim, şehrimizi önümüzdeki dönem temsil edecek.
Daha doğru ifadeyle temsil ediyor gözükecekler. İnşallah dediklerimizin aksine iyi bir performans gösterirler ve bizleri utandırırlar. Böyle bir durumda biz özür dilemeye hazırız…
Pek çok kişinin benim gibi düşünmediğini, söylediklerime katılmadıklarını biliyorum. Çünkü herkes benim gibi eleştirel yaklaşabilseydi seçim sonuçları böyle olmazdı muhtemelen.
Diğer taraftan milletvekillerini çalıştırmak da şehir olarak bizim elimizde. Şehir insanının ve şehirdeki STK’ların milletvekilleri ile iyi bir iletişime geçmeleri, onlara şehirle ilgili raporlar hazırlayabilmeleri ve sorunların çözümü noktasında takipçi olmaları gerekir.